1 Ekim 2015 Perşembe

Bir kutu vitamin ve öksürük şurubuyla intihar etmek istiyorum

    Sabah berbat uyandım, toplayamadım kendimi. Kalktım yine de, hazırlandım derse gitmek için. Gözümün yaşı durmayınca makyaj bile yapamadım. Gitmedim hiçbir yere çektim perdeleri, giydim pijamamı, girdim yatağa. Orphan Black'in son bölümünü izlememiştim onu izledim. Dizileri bölüm bölüm izlemek tam bir işkence. Dexter'ı da bölüm bölüm izledim ama bu kadar sinir bozucu olmuyordu ya da biraz biriktirip izlemiştim belki de ondan fark edemedim.

Yeni sezon taa Nisan da. Neden başlar başlamaz keşfettim ki bunu, üç yıldır aynı bekleyiş. Ayrıca bu diziden sonra bu hatuna bayılıyorum.(Tatiana Maslany) 
   
    Neyse sonrasında sınıftan arkadaşlar geldi, artık bir ev arkadaşım olacak. Bunun hayatıma çok fazla olumlu katkısının olacağını düşünüyorum. Evde bir şeyleri tek başına yapmak ne kadar sıkıcı olduğunu anlatamam, hele ki benim kadar yalnızsanız. Yemek hazırlamak bile istemiyorum. Hazırlamıyorum da zaten yemiyorum da.
   Baktım iyice depresifleştim, serseriliğe verdim kendimi. Ders falan yok bugün. Ne o öyle ya her gün 8-5. Öğrenciyim ben. Sporları çektim üstüme, taktım sırt çantamı, birikmiş notları almaya kırtasiyeye gittim sonra da en yakın alışveriş merkezinin yolunu tuttum. Önce sinemaya gittim; "Kara Bela", büyük boy popcorn ve kolamı da aldım yanıma, uzattım ayaklarımı da ohhh miss. Daha önce hiç bu kadar yayıla yayıla film izlememiştim, harikaymış tek başına gitmek, salonun neredeyse boş olması falan filan. Komedi film de ağlayabildiğim için de kendimi tebrik ettim ayrıca.
   Sinemada çiftleri rahatsız etmemek için gösterdiğim çaba ise takdir edilesiydi bence. Çok fazla çift tartışmasına şahit oldum ve gülesim geldi hatta güldüm de, onlar da güldü kendilerine :D Ahhh kızlaaar bu kadar da trip yapılmaz ki. Ya aslında öyle daha mı tatlı oluyor anlamıyorum, benim de yapmışlığım var ama şuan saçma buluyorum. Büyüdüm mü sanki biraz ya da bunun yaşla ilgisi yok mu acaba? Şuan bir ilişkim olsa yapar mıyım bilemedim. Ama gerek yok ya, tabi karşıdaki buna değecek mi o da var.
   Filmden sonra harika bir yağmur yağıyordu, biraz onu izledim. Ruhum dinlendi sanki. Sınıftan bir arkadaşla karşılaştım, sevgilisinden ayrılmış kıza başka kızla fotoğrafını göndermiş bir de. Sinirlendim, mutlu olmayı hak etmiyorsunuz da dedim ne yaşadılar bilemem tabi de olsun. Bu erkeklerin şu her zaman pilav yememe olayı ise tam küfretmelik, yazıklar olsun ya nasıl küfretsem bilemedim.
   Neyse serseriliğim burada bitmedi tabi ki. Burger king yaptım, hunharca yedim. sonra biraz alışveriş sonrasında da soluğu starbucks da aldım. Kahvemi de aldım yolun boş olmasından ve arabaların yaptığı sesten yararlanarak yol boyu bağıra bağıra şarkı söyleyerek eve geldim ve bu bir harikaydı. Zaman zaman yine gözlerim doldu evet ama rahatlamıştım biraz. Artık derslere dönme vakti.

27 Eylül 2015 Pazar

Benim de babam var

   Erkek arkadaşımla (artık yok) kahvaltıya gitmiştik bir gün, patavatsız garsona hazırlıksız yakalandım. İlk aşkımı sordu. Kızların ilk aşkları babası olurmuş diye geveledi salak salak sonra da. O an canım o kadar çok yandı ki sanki çocukken hep bebeklerim olsun istemişim ama olmamış gibi mi desem nasıl desem bilmiyorum bu nasıl tarif edilir. Erkek arkadaşım bunu fark etmedi bile, acılarımı saklamayı üstünü kapatmayı bu kadar iyi mi başarıyordum gerçekten ya da görmek istemedi belki de, ama her türlü o da yaktı canımı.

   Ben de isterdim babam saçlarımı okşasın, yanımda olsun hep. Birileri babam şunu yaptı bunu yaptı dediğinde ne hissettiğimi bilebilir misiniz? Anlayabilir misiniz bunu? Olmadı işte, olmayacak da. O kavramla ilgili istediğim hayal ettiğim hiçbir şey olmayacak benim hayatımda. Hayatta olduğu için şükret, ya olmasaydı diye kendimi teselli etmeye çalışsam da söz dinlemiyor bu gönül, istiyor yine de.
Gözlerimi kaçırdım ayrılırken, görür de canı sıkılır diye. Boğazım düğümlendi çıkmadı sesim sadece el sallayabildim, bilmiyorum nasıl uzaklaştığımı. Bir daha ne zaman göreceğimi de bilmiyorum. Lanet gidesice hayatta hiçbir şey bilmiyorum. Tutamadım engel olamadım gözyaşlarıma yine.

   Kız kardeşim dalga geçti yolda benimle, güldü. Sonra baktım ki benden ayrılıp üst kata çıkınca ağlamaya başlamış. Kendi kendime sen büyüksün güçlü olmalısın ağlama git yanına destek ol desem de başaramadım yine. Gidelim birlikte kalalım bugün dedi ama olmaz geçti bir kere, her şeyi daha zor yapardı bu. Onu öyle görünce daha da çok yandı canım, diyemedim hiçbir şey.
Babamın da canı yanıyor mudur ki ayrılırken? O da özlüyor mudur bizim gibi? Ben şimdi bunu nasıl atlatacağım bu yalnızlığımda. Anlatmam da anlatamam da, canımdan can gitti yine.
   Ben babamı hiç doya doya öpmedim biliyor musunuz? Hatta belki de hiç. Bir kere işe giderken beni öptüğünü hatırlıyorum sadece, o gün bu o kadar tuhaf gelmişti ki? Babalar da öpermiş. 12-13 yaşlarındayım bir kere annemle tartıştılar, ikisinin de haksız tarafları vardı, babam balkona geçti ben de yanına gittim okulda neler olduğunu anlatıyorum heyecanla kafası dağılsın diye, bir anda bana kim haksız diye sordu, kendisi olduğunu söylediğimde öyle bir ses tonuyla "sen de mi?"diye sordu ki yıllar geçti üstünden ama o anki boynunu büküşü, bakışı, ses tonu gitmedi hiç aklımdan. Ne zaman aklıma gelse şuan olduğu gibi sahip çıkamam gözyaşlarıma.
    Ve neden ayrılıklar bu kadar zor olmak zorunda ki? Neyse çok şükür hayatta diyelim yine değil mi?

23 Eylül 2015 Çarşamba

Bayramları Sevmiyorum Uzun Zamandır

Gülünce gözleri kaybolan bir babam var benim, yıllarca görmesem de aklımda hep o anları kalan. Babaannemgile gittik saat geç olsa da babam gelir gelmez, duramadık. Daha uzun süre görmediğim, hic konuşmadığım zamanlar olmuştu ama yine de hep aynıydı bu ayrılıklar. Bir buçuk yıl olmuştu görmeyeli. Yine öyle çok harika bir kavuşma değildi, öylesine bir sarılmaydı sadece. Çok isterdim öpeyim yanından ayrılmayayım hiç. Ama bizim hiç öyle bir ilişkimiz olmadı.
Babaannem uyumuştu gittiğimizde, uyandı hemen naz yaptı söylendi bir sürü. Neden gidiyorsunuz, ne vardı gidecek derken yine bağladı o konuya. On yıldır her bayram aynı şeyi söyler hiç bıkmadan "annenle babanı barıştır artık". Ben anlatmaktan yoruldum artık bunun olmayacağını. Ona da bir şey diyemiyorum ki. Haklı kadın, ayrılıklara karşıyım ben. Bu kadar nefret ettiğim şeyin peşimi bırakmamasına ise diyecek bir şey bulamıyorum.

Biz bu bayram da kurban kesmeyeceğiz, ayrıldıklarından beri olmadı öyle şeyler hiç. Evimize et girmediğini ama babamın her gün kebap yediğini hatırlıyorum, kabullenemiyorum bizi hic düşünmediğini. Nefret edesim geliyor bazen ama sonra yine ben üzülüyorum. İçimde bir türlü affedemesem de o benim babam. Hep eksik olan yanım olsa da, babam işte.

Erkek kardeşimle de bir türlü barışmadı yıldızımız, sevemedi beni bir türlü özellikle de çıkarı olmadığında. O kadar farklıyız ki anlamıyorum bunun nasıl olabildiğini. Bizimle hiçbir şey yapmaz, kardeş olamayız kesinlikle.

Kız kardeşim babamın yanından ayrılmak istemedi, gıcıklık yaptı aslında seninle uyumak istiyorum diye de olmadı. İçinde ne yaşıyor bilmiyorum. Biz sadece güleriz birlikte, bu konularda konuşmayız hiç. Çok eğlenceli kızdır, birbirimizi bozmaktan da çok zevk alırız :D
Ama herhangi birinin herhangi bir şekilde canı yanarsa, korksun buna sebep olanlar benden. Kırgınlıklarım ne kadar fazla olursa olsun üzülmelerine dayanamıyorum. Sanki benim canım yansın ben dayanırım ama onlar dayanamazmış gibi bazen her şeyi üstüme alıyorum. En sulugözü, en güçsüzü, en duygusalı ben olsam da büyük olmamın verdiği bir şey galiba. Onlar benim canım, kızsam da. En büyük yaram, en büyük sessizliğim bunlar benim. İlk defa bu konuda dökmeye çalışıyorum içimi. Hayatımla acılarımla dalga geçmeye çok alıştım, gerçekleri konuşmak geriyor bazen. Bu düşüncelerim yüzünden çok kaybettim, anlatmadığım için insanlar derdim yok sanıyorlar hatta ya da paylaşacak kadar yakın görmediğimi. Ama anlamıyorlar ki acılarımı anlattığımda bana yanlışları olduğunda daha çok kırılacağımı. Hayatımda olmayanlara ise ben sana derdimi anlatabilmişim ne vardı gidecek diye bağırasım geliyor, bunun benim için anlamını bilmiyorlar hiç. Neyse bayramları akrabaları o geçen klasik konuşmaları falan düşündükçe kaçasım geliyor yine, gidecek yerim yok tabi de olsun. Bayramın benim için hızlı geçmesi dileğiyle.

12 Eylül 2015 Cumartesi

Özlüyorum Yazmayınca

   Ya tüh bilgisayarı getirseydim diye söylenerek keşkelerle geçiyor zaman, paylaşacak o kadar çok şey var ki sanki :) telefondan yazmak tam bir işkence.
   Pazartesi dersler başlıyor, bir hafta sonra da bayram, eşya da çok olunca bir hafta zaten diyerek almadım bilgisayarı, pişmanım bildiginiz.
   Boş zamanlarımda bileklik yaptığımı söylemiştim ya şuan o boş zamandan çok fazla var :D ve bir çogunu da sattım yaptıklarımın, birazını da arkadaşlara hediye falan derken başka bir sey yapamıyorum zaten. Şirketi genişletmeyi de düşünmüyor degilim, arkadaşın biri kurdu bile senaryoyu, ortak olduk :D Şaka bir yana da hem çok kolay hem de bu şekilde vakit öldürmesi güzel oluyor, boş vaktinizde denemelisiniz, internette arkadaşlık bilekliginin nasıl yapıldıgıyla ilgili bir sürü anlaşılır video var zaten tabi kafa karıştıranları da yok degil, bir ara sinirden kendim video çekip koyacaktım :D ben bildigimiz lif ipini kullandım ve hepsini cok sevdim ^-^


8 Eylül 2015 Salı

Soluğu Nerede Alacağımı Şaşırdım Artık

Sanki her şey üstüme üstüme geliyormuş gibi. Anı yaşayamıyorum şuan, oturdum aylar sonrasının sıkıntısını düşünüyorum. Haftaya derslerim başlıyor, birkaç güne hazırlanıp gideceğim, yurttan eve çıkmıştım da tek kalıyorum bir de bunu neden yaptıysam ne gerek vardı. Birilerine bağımlı olacağım korkusu o kadar çok ki içimde, özgürlüğümün kısıtlanmasına da gelemiyorum ayrıca. Bu kadar şeyin altından kalkabilir miyim bu sefer gerçekten bilmiyorum. Her şey o kadar çok gözümde büyümeye başladı ki. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. Burs aldığım birçok yer artık vermeyecekmiş, vaktim olsa işe girmeyi düşünüyorum ama sonra hiçbir işte çok da iyi olmadığım geliyor aklıma, sinirleniyorum daha çok. Kendi sıkıntılarım anlatmakla bitmeyecekken bir de ülkenin durumu var. Aklıma gelince ya da haberlere bakınca gözüm doluyor, sinirlerim bozuluyor daha çok. Neyin savaşı bu? Neden yani? yok arkadaş ben anlamıyorum bu insanları. Yapabileceğim bir şey de yok zaten kendi kendime üzülüp duruyorum sadece.
Para kadar da iğrendiğim bir şey yok galiba. Ya da vazgeçtim var, para istemek! Ben yapamıyorum ya bunu, babama söylesem ya yok derse de canı sıkılırsa diye düşünüp canım sıkılıyor, anneme söylesem ayrı bir dert. Ne güzel kurmuştum düzenimi, geçiniyordum kendi kendime evden para almadan.
Sahi ben bu yıl ne yapacağım? 
Bugünlerde hayata atarlardayım çok fazla, kendi kendime ediyorum ama başkasına yine bir şey diyemiyorum.
Ya ben ölsem ya olmaz mı? Ya da beni uzaya falan göndersinler işte insanlar olmasın, ruhum yaşlandı artık yeter be.
Bileklik yapıp duruyorum, kafam bir şeye takıldığında başlıyorum, bir bakıyorum saatler geçmiş. Bazen rahatlamış oluyorum ama bazen her düğümde biraz daha artıyor sinirim. Çok değil ya istediğim biraz huzur sadece.

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Ne çekmedik ki bu saçlardan


Yaklaşık bir ay önce eczanede işim vardı, ücretsiz cilt ve deri testi dikkatimi çekti. Tabi biliyorum ki testin sonunda bir çok şey satmadan bırakmayacaklar :) ve öyle de oldu, ama başaramadılar :D neymiş efendim dökülüyormuş saçlarım. Ne hikmetse sattıkları şampuanı kullanan hicbir arkadaşımda harika bir degişiklik olmadı. Birkac gün sonrasında bir arkadaşı gördüm, durumu anlattım, bir zamanlar kızın kafasında saç yoktu bildiğiniz (tamam abarttım), şimdi ise çok güzel görünüyordu (ama bu konuda ciddiyim). Ben hala şoktayım o konudan dolayı.
Ve yaptığı şey çok basit, bu daha ilginç geliyor :) bildiğimiz kekik suyu ! Kaynatacaksınız kekiği, bekleyecek biraz sonrasında da demini alma olayından yine :) süzüp su püskürteceği gibi bir seye koyacaksınız bu kadar :) haftada üç kez uygula, beklesin biraz, sonra duş al. Çok basit ama iki haftadan sonra sıkıldım. Tabi kesinlikle tavsiye ediyorum, kendine geldi saçlarım.

Bir de bakım yağları da harika bir şeymiş :) Hayatımda ilk defa böyle bir adım attım, kıydım paraya aldım :D duştan sonra da onu sürüyorum, ooohh misss :D bir de tabi insanlar artık şu saçlarına şekil ver diye söylenmiyor, yanına gitmeye korktuğum arkadaşlarım vardı bir zamanlar. Ne zaman gitsem erinmeden saçımı düzleştiriyordu, yapmadan dışarı çıkmıyordu :D

Bu saçlar neler görmedi ki, ne yağlar, ne serumlar, ne sarımsaklar (evet yaptım kesinlikle çok iğrençti). Elma sirkesini de unutmamak lazım, hayata küsmüştüm, dışarı çıkasım gelmemişti :D Kokulardan dolayı kaç kere yıkadım bilmiyorum :D

Hep perma yaptırmak istemişimdir saçıma, kıyamadım bir türlü. Bazı şeylerin düşüncesi bile güzel ama :) mesela rasta yaptırdığımı düşünüyorum falan tabi bir yere kadar mutlu ediyor bu da. Ya da düşünsenize maviye boyatmışım :D bunu gerçekte yapamam ki yakışmayacağını da biliyorum ama hevesimi geçirmek adına bir planım var ki :D

Kuaför korkumu aşarsam yakın zamanda bir değişiklik şart
ama
öncesinde çılgınlığım durulsun tabi :D